Üçüncü halifedir. Hz. Osman r.a halife olduktan (644) sonra Hz. Ömer’in siyasetini izleyip geliştirdi. Göreve başlar başlamaz eyalet valilerini değiştirip yerlerine kendi ailesinden olanları atadı. Küçük rütbeli görevliler içinde aynı biçimde davrandı; Ömer’in devlete egemen olma ve yönetimde birlik ve beraberlik içinde olma isteğini, devlet görevlerine kendi akrabalarını yerleştirmekle yerine getirmeyi umdu. Ancak halk, yönetimdeki tüm aksaklıkların Osman’ın bu davranışları ile ilgili olduğunu düşünmeye başladı. Gerçek sorun, Ömer tarafından kurulan “divan sistemi” ile ilgiliydi. Ömer döneminde savaşlarda ede edilen ganimet belirli sayıdaki askere yettiği halde, Osman döneminde asker sayısının artması nedeniyle yetmemeye başladı.
Ganimetin çoğaltılması için fetihlere hız verildi. Başta Sasani İmparatorluğu’nun Ermeniye eyaleti olmak üzere, Kuzey Afrika kıyıları ve Anadolu’nun bir kısmı ele geçirildi. Ancak buralardan gelen ganimetlerin valiler ve Osman’ın ailesi arasında bölüşülmesi asker ve Halk arasında hoşnutsuzluk uyandırdı. Osman, ganimetin askerler arasında hemen bölüşülmesi yerine, ganimetten devlet eliyle yararlanılması politikasını güttü. Ayrıca İslam İmparatorluğunda Bizans ve İran modellerine uygun bir yönetim biçimi oluşturulmaya çalışıldı. Bu arada asker aylıklarında indirim yapılması hoşnutsuzluğu daha da yaygınlaştırdı. Osman’a karşı bir başka hoşnutsuzlukta Kuran metninin saptanmasında ortaya çıktı. Zeyd bin Sabit’in başkanlığında hazırlattığı Kuran metinlerini esas alıp, öncekileri yok etmesi, onları daha öne halka açıklayanları güç durumda bıraktı.
Bu nedenle birçok kura kendisine karşı çıktı. Kamuoyu, katı merkeziyetçiliğin yerini Hz. Peygamber tarafından getirilmiş olan eşitçilik ilkesinin alması yolundaki düşüncelere sahip çıktı. Ayrıca Talha, Zübeyr, Ali gibi islamın önde gelenleri kendisine karşı cephe aldılar. Gerçekten, Osman sayesinde Emevi ailesi aşırı zengin olmuştu. Bu zenginlik, Hz. Peygamberin gösterişsiz, sade yaşamını özleyen ve dünya nimetlerine önem vermeyenler arasında da geniş tepkiler yarattı.
Hz. Osman, on iki yıl süren halifeliğinin ilk yarısında başarılı, ikinci yarısında başarısız oldu; kendisine karşı ilk hareket, ekonomik bir bunalımın baş gösterdiği Irak’ta başladı (650). Ardından Kûfe’de Kurra’nın etrafında toplanan halk ayaklandı (652-653) ve bu ayaklanma sonucu Emevi kökenli vali Sait İbnülas görevinden alınarak yerine Osman’ın karşıtı Ebu Müseleşari getirildi. Mısır’da Osman’ın evlatlığı Ebu Huzeyfe halifeye karşı ayaklandı ve Emevi valisi Ebu Sarh’ı görevden alarak yerine kendisi geçti. 655’te eyaletlerdeki ayaklanmalar Medine’ye doğru kaymaya başladı. Medine’ye ilk ulaşanlar Mısırlılar oldu. Yapılan görüşmeler sonucunda Osman bütün isteklerini kabul ettiği için bir çarpışmaya gerek duymadan geri dönmek için yola çıktılar. Ancak, yolda bir habercinin üzerinde Osman tarafından Mısır’daki valiye yazılan bir mektup ele geçirildi.
Mektup’ta Osman kendisiyle görüşme yapanların Mısır’a varır varmaz öldürülmelerini istiyordu. Bunun üzerine Mısırlılar, Medine’ye dönerek Osman’ın evini kuşattılar. Osman mektubun sahte olduğunu söylediyse de kimseyi inandıramadı. İslamın dört halifesinden üçüncüsü, aralarında Ebu Bekir’in oğlu Muhammet’in de bulunduğu kişiler tarafından evinde Kuran okurken öldürüldü; kanı, okumakta olduğu Kuran’ın üzerine aktı, evi yağmalandı. Osman, karısı ve bir dostu tarafından gizlice gömüldü. Muaviye’nin Osman’ı kurtarmak için Şam’dan yolladığı ordu, halifenin öldürüldüğünü öğrenince geri döndü.
Osman’ın halifeliği ve kanlı sonu İslam tarihinde bir dönüm noktası sayılır. Nitekim öldürülmesinden sonra islamın siyasal ve dinsel birliği sona erdi; iç savaşlarla birlikte dinsel ayrılıklarda belirgin biçimde ortaya çıktı.